14 Aralık 2017 Perşembe

Bir hikaye anlatıcağım şimdi size. Geç
miş zamana ait.
Ama -mışlı değil -dılı zaman bu. Kesinlikle yaşandı.
Bir adam ve bir kadın.
Biten bir aşk.
Kadının içinde ukte bir şey var.
Birlikte tek bir fotoğrafın çekilmemiş olması.
Tek bir fotoğraflarının olmaması.
Aradan yıllar geçer gerçekten uzun yıllar.
Kadın üniversite mezuniyet fotoğraflarını karıştırırken gözüne bir fotoğraf ilişir.
Daha önce dikkat etmediği bir fotoğraf.  Diğerlerinin hemen hemen aynısı.
Ama fotoğrafta tamda kadının arkasında bir adam kadrajdadır.
O adamdır,adam...
Birlikte bir fotoğrafti kadının istediği...
Kadrajda olmayan ama adamın gülümseyerek baktığı bir kadin daha vardır aslinda hikayede. Adam hayatına aldığı yeni kadına gülümseyerek bakıyordur. Eskimiş olan aşkıyla ayni kadrajda çıktığını bilmeden...

Corpse Bride

Platonik Aşk Nasıl Unutulur ? 



Öncelikle herkese merhaba :) 10 aylık kendi yaşadığım "ilişkimden" nasıl kurtuldum onları anlatacağım.X kişisi arkadaşım sayılırdı. İlk defa biri için böyle aşk gibi bir şey hissetmiştim.X kişisinden çekim hissediyordum.İlk 4-5 ayımız da baya yakınlaşmıştık.Ama ben ona arkadaşım gözüyle bakıyordum bir çekim hissetsem de . Daha sonra kendisi anlamsızca  sebepsiz bir şekilde soğuk davranmaya başladı.Benim heyecanlandığım,sevindiğim olaylarda bile modumu düşürecek sözler ve davranışlarda bulunuyordu.Özellikle başka birisinden hoşlanıp bunu ona anlattığımda bile o kişiyi küçümseyecek laflarda bulunuyordu.Narşist kavranıma uygun daha  başka davranışlar da bulunduktan sonra böyle bir insan olduğuna dair bende izlenimler bırakmıştı. Neyse bu ve  bunun gibi bir takım sorunlardan dolayı artık onunla uğraşmayı bırakmıştım.Artık ben de soğuk ve ters davranmaya başlamıştım.O zaman da yanımdan ayrılmamaya çalışıyordu.Ama içim içimi yiyordu çünkü biranda neden bana kötü davranmaya başlamıştı ? Onu kıracak bir laf mı etmiştim farketmeden çünkü öküzümdür.Neyse gel git zaman bir yandan da ona karşı hislerim iyiden iyiye büyüyordu. O sıralar yapacak bir şeyimin olmayışı ve boş gezenin boş kalfası olmamdan dolayı onu kafamda büyütmüştüm.Ona olan hislerimi büyütmüştüm.Onu uzaktan görmek bana acı veriyordu.Aynı arkadaş grubundaydık ama ne konuşuyorduk ne de birbirimizin suratına bakıyorduk.Arkadaş grubumla artık buluşmuyordum.Ne de onla.Son kez sarıldık ve öylece bitti. Ama geçenlerde karşılaştık sadece bakakaldık.O sırada acelem varmış gibi davranıp kafayla selam verip yanından uzaklaşıp gittim çünkü onu unutmaya çalışıyordum.Yeniden aynı şeyleri yaşamanın ne anlamı vardı ki  ? Bu vedalaşmadan sonra artık mala bağlamıştım. Aşk acısı çekiyordum resmen. Hemen modern bir insanın yapacağı gibi Google a "Eski sevgili nasıl unutulur ?"  sorusunu sordum.Tamam sevgili olmamıştık ama benim için o bir sevgili gibiydi. Eşyaları bile kaldı bende bir gün alacak inşallah.Çıkan sonuçlar işime yaramamıştı.Sadece insanların ortak tek fikri zamanla unutulacağıydı. Ama şöyle de bir sorun vardı sevgilim değildi ? Bende aşağıda şunları yaptım : 


1) Arkadaşlarıma içimi döktüm.Not : Bulabilirsen senin gibi platonik aşk acısı çeken bir arkadaş bul birbirinize içinizi kusmanız çok verimli oluyor.

2) Onun için yaptığım şeyleri düşündükçe kendimden nefret ediyordum.
   Kendimden nefret edeceğime ondan nefret edeyim diye düşündüm :)

3)Onun söyledikleri sözler ve davranışlar aklıma geldikçe dellendim.

4) Onu gördükten sonra afalladım 1.step e en yeni baştan geri döndüm.

5) Yeni hoşlanabileceğim insanlarla tanıştım kafamı dağıttım.

6) Peki onu unutturan şey neydi ? Çünkü bir insandan nefret etmek aşka kayabilirdi her zaman. Sevgili olsaydık nasıl olurduk onu hayal ettim. Ve onunla sevgili olmak istemediğimi fark ettim. Gitgide yüzü çirkinleşmeye başladı.Çekici gelmemeye başlıyordu.Ve onunla birlikte olduğumda onunla yetemeyeceğimi anladım. Hayalim ayrılmakla bitiyordu. Ben ulaşamadığım için ona olan aşkımı büyütmüştüm.Ulaşsaydım sonu hüsranla bitecek bir ilişkiye niye başlayayım ki ? 


Ve ona olan aşkımı unuttum. 

- Cygnusian



17 Şubat 2017 Cuma

Bazen kaybetmemek ya da bir başkasının olmasına izin vermemek için gel demek gerekiyor. Benimle kal yanımda dur. Ama işteo gururumuz hep bizi bizimle bırakan bunun için eşsiz bir performans sergileyen yarışçı gibi. Asla kaybetmeyen. Ama sonucunda yine kaybeden.

4 Ocak 2015 Pazar

Sezen Aksu- Değer mi hiç

Bir rüya görür gibi 
Seninle bulutlara uçtuğumda 
''Bir ateş yakar beni Sevginle tutuştuğumu sanırdım''
Yağmur olup damla damla

Öperdim öperdim dudaklarından 
Bir nehir gibi cağlar 
Akardım akardım damarlarından 
Değer mi hiç değer mi hiç 
Değer mi değer mi değer mi söyle 
Bir rüya ömür boyu 
Sürer mi sürer mi sürer mi böyle 
Değer canım değer elbet 
Değer bir tanem aşk için her şeye 
Ne hayal nede gerçek 
Engel mi kanatlanmadan uçmaya




Bazen bir şarkı sözü yaşayıp yaşamadığın ne varsa hepsinin altını çizer.

31 Aralık 2014 Çarşamba

ÇOK MUTLU OLUN EMİ?

Çok sevgili minnoş, şapşik, tontiş okuyucularımızın ve okuyucumuz olacak tatlışkolarımız. Hepinizin yeni yılı kupkutlu olsun. Sevdicekleriniz size olan aşklarından romantik insanlar olsun bütün öküzler beyaz atlı prenslere dönüşsün. Benim öküzüm akıllansın. hepinizin bütün dilekleri bu yepyeni yılda yerini bulsun iyiki varsınız.

                                    21. YÜZYIL POLLYANNASI  - CYGNUSİAN  -  CORPSE BRİDE

27 Aralık 2014 Cumartesi

Glee'nin 6.Sezonu Ocak'ta Başlıyor !


Glee'nin 6.sezonu Ocak'ta başlıyor ve ben hiç heyecanlı değilim.3.sezondan itibaren başlayan saçma sapan senaryolar beni soğutmaya yetti.Glee'yi izleyen birçok kişi Finn ve Rachel 'i destekler.Evet bende hayranıydım ta ki 3.sezona kadar.Finn karakterini 2.sezonda o kadar itici yaptılar ki nefret ettim.Ama geçen yıl vefat eden Cory'e lafım başka.Öyle çok severdim ki kendisini gerçek hayatta.Öldüğünde çok üzülmüştüm.Hatta Finn için özel yapılan bölümü izlerken durmadan ağlamıştım.Ve gelelim Kurt ve Blaine 'e. 4.sezonda ki o aldatma olayı.Sırf ayırmak için yaptılar.Zaten diğer dizilerin yazarları senaryo yazarken planlı programlı çalışırlar;bizimkiler de böyle yazarlar :

Ben daha ne diyebilirim ki.İyi ki de bitiyor.2 sezondur izlemiyorum ama ne olup bittiğini Tumblr dan öğreniyorum.Zaten Glee dizisinden en çok nefret eden yine en çok sevenleridir.(Böyle bir laf vardır fandom içinde.) Glee'den bahsedip de yazımı slushie siz bitirmezsem olmaz iyi haftasonları herkese :) 
                                                                                                                          - Cygnusian

24 Aralık 2014 Çarşamba

DERS ÇALIŞMAK MI O DA NE ?



              Takip edenler bilir ben deniz hukukçuyum. Hukukçuların yüz karasıyım. En ders çalışmayan hukukçu benim. Ama bu ders çalışmak istemediğimden değil hatta çalışmıyorum diye baya da üzülüyorum. Geceleri sabahlara kadar uyuyamıyorum. Vicdan azabı çekiyorum vicdandan ölcem ama gece uyumadığım için sabahları derste uyuyorum. Offf durumum vahim. şimdi yanlış olan ne yapıyorum ki?. Okuldan çıkıyorum eve gidiyorum yolum 1 saat sürüyor, eve girince yatıyom. Sürekli yataktayım, kalk ders çalışman lazım diyorum kendi kendime ama asla o yataktan kalkamıyorum.

               Bir arkadaşım ders çalışma isteği gelsin diye neredeyse her gün defter kalem alıyor ama sonucu söyleyebilirim. 80'den aşağı notu yok. Sevgilisinden ayrılınca üzgün olduğu için ders çalışıyormuş. o yüzden her vize final öncesi sevgilisiyle anlamsız kavgalar eder. Mesela bir arkadaşımda kendisi bence manyak 600 sayfanın özetini çıkarmış tek dersten. Bizim bu yıl 9 dersimiz var. Sen manyak mısın kızım? Nasıl olurda her dersten özet çıkartırsın. Bir arkadaşım daha var hoca a dese not alıyor. Sen hocanın o konuşmasına nasıl yetişiyon. Ve bir gün yanına gittim o kızın her derse girdin mi dedim evet dedi. Not tutuyorsun demi dedim evet dedi. Versene fotokopi çektireyim dedim. Bana ne dese beğenirsiniz? OLMAZ dedi. Vermiycem vermiycem benim değil mi vermiycem dedi. İşte böyleleri de var. Napcan sen o notları paylaşmıycaksan götüne mi sokcan. Bende durumlar daha farklı masaya oturuyorum kitapları alıp. Sigara yakıyorum. kahve içiyorum sigaram bitsin başlıycam diyorum nedense o sigara hiç bitmiyor. Biri sönüyor biri yanıyor.
           
                Şuan youtube'dan idare hukuku dersi dinliyom. İdare hukukundaki amaç kamu yararıymış. Hadi benden size bedava bir bilgi :) Neyse işte bugün ders çalışmaya başlıycam bilin istedim :) hadi hepiniz alın kitaplarınızı, notlarınızı, fosforlu kalemlerinizi, DERS ÇALIŞACAĞIZ BUNU BAŞARABİLİRİZ BİZLER  ÖĞRENCİYİZ HEMDE 14 YILLIK ÖĞRENCİLERİZ ÇALIŞMAK İÇİN SON 3-4 YILIMIZ ÇALIŞICAZ VE BUNU BAŞARICAZ BEN SİZE GÜVENİYORUM. Dediğimi yapın yaptığımı yapmayın. Şu dizinin sezonunu bitereyim başlıyorum çalışmaya. Hadi kolay gelsin kocaman öpüldünüz.

                                            21. YÜZYIL POLLYANNASI

21 Aralık 2014 Pazar

UNUTULMAMAK DİLEĞİYLE

Dünkü yazımın üstüne ilaç gibi gelir diye düşündüm. 

"Annem 'Kız arkadaşlarını unutma' diye tavsiyede bulunmuştu.. 
'Yaşın ilerledikçe senin için daha önemli olacaklar, 
kocanı-çocuklarını ne kadar çok seversen sev, yine de kız arkadaşlarına ihtiyaç 
duyacaksın.. 
Onlarla bir yerlere gitmeyi ihmal etme.. 
Onlara vakit ayır ve kız arkadaşlarını daima hatırla.. 
Onlar sadece arkadaşların değil.. 
Senin kardeşlerin, kızların...' demişti.. 
'Ne kadar komik bir öğüt. Daha yeni evlenmedim mi ? 
Artik ben evli bir 
kadınım. Kız arkadaşlarına ihtiyaç duyan bir genç kız 
değilim ki. Bundan sonra kocama hayatimi adamak, yapacağım tek şey olacak' 
diye düşünmüştüm.. 
Ama yıllar geçtikçe, çocuk olsa da ya da olmadıkça, kocalardan 
boşandıkça , sevgililerin biri gidip diğeri geldikçe, annemin 
dediklerinin ne anlama geldiğini çok iyi anladım.. 
Zaman geçiyor.. 
Hayat akıyor.. 
Mesafe ayırıyor.. 
Ask büyüyor.. Sonra azalıyor.. 
Kalpler kırılıyor.. 
kocalar evde bir yerde duruyor.. 
Veya evlilikler mahkemede son buluyor.. 
sevgililer değişip duruyor.. 
Erkekler arayacaklarını söyleyip, aramıyor.. 
İsler geliyor ve gidiyor.. 
Ebeveynler ölüp gidiyor.. 
Komsular değişiyor.. 
Ama kız arkadaşlar hep oradalar... 
Siz onları bırakmadığınız sürece.. 
Geçen yıllar ve arada kaç km. mesafe olduğu hiç önemli değil.. 
Bir kız arkadaş, hiçbir zaman ona ihtiyaç duyduğumuzdan 
daha uzak değil.."
                       ALINTIDIR. (21 YÜZYIL POLLYANNASI)

20 Aralık 2014 Cumartesi

SİZE DOSTLUĞU ANLATACAĞIM İYİ DİNLEYİN !!!

              Çok uzun bir aradan sonra bir merhaba ile başlayabilirim. Ne yaptınız bunca zaman derseniz okul başladı. Ders çalışıyoruz a dostlar (Alsancak, Karşıyaka, Konak köpek gibi geziyoruz). Neyse ya ben çoook özledim yazı yazmayı.
           
            Şimdi ise size dostluğu anlatacağım. En yakın arkadaşım dediğim insandan yola çıkarak. İsim bile vereceğim. Sevgilisinden başını kaldırıp belki ona ne kadar kırıldığımı anlar ki bu imkansız ona göre en doğru o. Başrol oyuncumuz DİLARA. Kendisi benim yaklaşık 11 yıldır arkadaşım (!) İkinci sınıfta okul değiştirdim ve 2. sınıftan liseye kadar okuduğum okula geldim. Dilara'yı gördüğüm ilk günden itibaren ben kankam olmalı diye düşündüm. 7. sınıfa kadar arkadaşımdı. 7. sınıfta en yakın arkadaşım oldu ta ki bu seneye kadar. Ben onu hala çok seviyorum onun için sevgilimden vazgeçtim hukuk gibi bir fakültede sırf onun morali bozuk diye bir sürü dersimi ektim. Ama verdiğim değerin aynısını bana değilde 1 yıllık sevgilisine verdiğini gördüğümde kafama dank etti.

            Şuandan yaklaşık 2 ay önce görüştük bu sefer benim moralim çok bozuktu yine çok yakın arkadaşım dediğim birinden yediğim bir kazıkla ilgili eee bunu annemle konuşamayacağıma göre mantıklı olanı yapıp kankamla konuşayım dedim ve saat akşam 7 filandı sevgilisi izin vermedi diye dışarı çıkamadı. Ben onlara gittim. Neyse konuştuk filan sağolsun dinledi yorum yaptı. Sonra evime geldim işte sınavlarım filan var onlara çalışıyorum. Aradan bir süre geçti Dilara sevgilisiyle aşırı mutlu tabi ki hayatında o adam olduğu sürece bana asla ihtiyaç duymuyor. Ama ayrıldıkları zaman sürekli benimle görüşmek ister. Ve görüşürüm en yakın arkadaşım ya kendisi. Hiç unutmuyorum bir gece saat 1'e geliyor bana mesaj attı sevgilisiyle kavga etmiş morali bozukmuş. Gecenin o saatinde açık bakkal buldum. Bir sürü çikolata aldım onlara gittim. Ben yemin ediyorum safım ertesin gün barıştılar. Şu öğrenci halimle çikolatalara verdiğim 15 lirayla kaldım. Bu tabi ki önemli değil o isterse milyonlar harcarım aa pardon harcardım. Bir gün yine hiç unutmuyorum onlara gittim kalmaya sevgilisi olacak muhattabım olmayan kişi sürekli arıyor. Sonuçta iki kız birbirinde kalıyor konuşacak özel şeyleri vardır o beyinsiz ha bire arıyor en sonunda ne yaptı biliyor musunuz? Dilara'ya söyledi hoparlöre al dedi bütün gece üçümüz birlikte konuştuk ne güzel bir şey demi? Ben bu gibi birçok şeyler yaşadım. Hiç birinde Dilara'yı harcamadım. Şimdi son bardağı taşıran damlaya geldi sizde bana hak vereceksiniz. Benim sınavlarım toplam 2 hafta sürüyor. Dilara artık birbirimizde kalalım dedi bende sınavlarım var bitsin kalırız dedim 3 hafta geçti aradı ee bitti mi sınavların dedi bende bitti dedim geleyim mi size dedi anneme sordum kardeşim teog'a girecek siz gürültü yaparsınız dedi hafta gelsin dedi bende Dilara'ya haftaya olsun dedim. Tamam dedi kapattı. Kanka filan demedi. Neyse bir sonraki hafta benim İstanbul'a gitme durumum oldu Dilara'ya perşembe günü akşam saat 10 gibi yarın bize kahvaltıya gel dedim akşam cevap gelmedi. Sabah 9 gibi uyandım kahvaltımı yaptığımda 10'a geliyordu 12 de Dilara mesaj attı akşam mesajını okudum geleyim mi kahvaltıya diye bende kahvaltımı yaptığımı ama gelmesini ona kahvaltı hazırlayacağımı söyledim. O da tamam kahvaltımı yapayım ondan sonra kahveye gelirim zaten saat 3 gibi babasıyla işinin olduğunu söyledi. bende kaça kadar işin var akşam da buluşalım dedim hani 2 aydır görüşmüyoruz ya o da akşama kadar işinin olduğunu söyledi akşam buluşamayacağını söyledi adım gibi eminim o gereksizle buluştu. Babasını bahane etti buna rağmen tamam kahvaltını et en azından 1 saat görüşelim gel bize dedim tamam dedi ama gelmedi ne mesaj attı ne aradı her şeyi geçtim 11 yıllık arkadaşım doğum günümü kutlamadı. Ve bu insan yan apartmanda oturuyor. Pazartesi cuma okula gitmediğimi biliyor. Ama asla gelmiyor doldum arkadaşlar bu kırgınlık kızgınlık kolay kolay bitmez.

                Bide şimdi size 3 yıldır tanıdığım bir arkadaşımı anlatacağım. Adı Orhun can dostlarımdan biri ne yaparsam yapayım asla benden vazgeçmiyor. bir akşam annemle kavga ettim sabahın köründe kapımdaydı. Bilmiyorum İzmir'i biliyor musunuz? okulum Güzelyalı'da Orhun Mavişehir'de oturuyor gece eve geç kaldım Orhun'u aradım evinden çıktı beni aldı evime bıraktı. Her doğum günümde minik minik yada büyük büyük bir çok hediye aldı hiç birini unutmadı. Yaklaşık 3 aydır görüşmüyoruz ama hala sürekli arayıp keyfimin nasıl olduğunu derslerimi... Hatta daha bu sabah aradı :) Ne olursa olsun yüzümü güldürmeyi biliyor.

               Haa yazmazsam çatlarım bide Corpse Bride var öyle bir doğum günü mesajı yazdı ki aklınız hayaliniz durur. Miniğim benim o onu da 4 yıldır tanıyorum aşk hayatımda ne olursa olsun direkt onun haberi oluyor canımın en içlerinden o benim
 
               Yazımın ana düşüncesi arkadaşlığı süre belirlemez. isterseniz 30 yıllık arkadaşınız olsun 30 dakikalık kadar size değer vermez. Gerçekten bana değer veren insanlar hayatımdan hiç çıkmayın sizi çok seviyorummmm.
                                                          21. YÜZYIL POLLYANNASI

23 Temmuz 2014 Çarşamba

Limonata !

Uzun bir aradan sonra yeni yazımla sizlerleyim. Benim için tatil şimdi başlıyor.Okulum da ki finaller biter bitmez ingilizce kursum başlamıştı.O da bittiğine göre en büyük hobim olan yan gelip yatmaya başlayabilirim.Başlığımızın ismi Limonata.Sevgili okurlar şanssız bir insan olarak yine bir rezillik yaşadım.Uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımla buluştum. Napalım ne edelim derken (isim vermek istemiyorum bu yüzden cafenin ismine A diyorum.) A cafesine gidelim dedim.Limonatası şöyle güzel böyle güzel diye yolda anlatıyorum ama.Neyse biz gittik cafeye oturduk.2 limonata diye siparişimizi verdik.Arkadaşım, Cygnusian bir arkana baksana dedi.Arkama dönmemle benim limonatanın aslında Uludağ Limonata olduğunu öğrendim.Dünyalar başıma yıkıldı.Adam açmış 2 Litre şişeyi bardaklara dolduruyor.Sonra da bize süsleyip getiriyor.Tabi ben yine yerin altına girdim.Rezilliğin verdiği acıyla hafiften güldüm tabii.4 Lira bayıldım o limonataya.Bu durumu başka bir arkadaşıma anlattığım da sevgilisiyle beraber limonatası çok güzel diye her zaman bir cafeye gidiyorlarmış.Onlar da benim gibi aynı durumu yaşamışlar.Her cafe de böyle mi bilmiyorum ama bir daha limonata almam.Gittim bakkaldan bir şişe limonata aldım,süsledim içtim.Bir ara kendim limonata yapayım diyodum ama kilosu 6 lira olmuş limonun.Bir de kim uğraşacak ya.Öğrenmek isteyen olursa ahanda video buyrun :


                                                                                                                                                                                                             -Cygnusian               

18 Temmuz 2014 Cuma

UNUTTUK....




                                      

                                 Bunca insan mutsuzken bunca insanın mutlu olması çok adaletsizce. Gazze sadece Gazze'de değil. Gazze bizim içimizde, dışımızda, her yerimizde. Çocuklar, çocuklarımız orada ölüyorlar. Ve bir kişide çıkıp on parmağını kaldırmadı. Orada kaç tane Rabia'lar öldü kimin haberi var. Savaşınızı kendi içinizde yaşayın birbirinizi bombalayın, hatta öldürün. Ama minicik yüreklere dokunmayın. Onlar ölmek için doğmadı. Onlar savaş yüzünden ağlamamalı, onlar istediği oyuncak alınamadı diye ağlamalı, bütün bilyelerini arkadaşına kaptırdı diye ağlamalı. Onları üzecek biri olduğunda şikayet edecek bir anneleri babaları olmalı.

                             Bu katliamlara göz yuman insan Müslümanım diye ortada dolaşmasın. Bu vicdandır ve sizin peygamberiniz vicdanlı olmayı sevap kılmıştır. O dillerinizden düşürmediğiniz kitapları açın da okuyun hangi birinde yazıyor savaşa göz yummak? Masumların ölmesine izin veren o yürekler sabaha çıkamasın. Korkmayın benim duam kabul olmuyor, denedim, gördüm. Eğer olsaydı şuan herkes daha mutlu olacaktı. Bir Polyanna'nın bile böyle bir durumda görebileceği iyi yan yok. Olamaz ki insanların ölmesinin iyi bir yanı olamaz.

                              KORKMA TÜRKİYE. Göster gücünü. Sen ölü devleti tekrar canlandıran şehitlerin torunusun. Fikirlerini söylemeye korkan insan bizim milletimizden olamaz. Ben hukuk öğrencisiyim. Ama herkesin bir anayasası olmalı madde26 düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti. Zaten eğer susmaya devam edersek bize doğru yaklaşmakta olan bir cehennem var.

                               Ali İsmail Korkmaz'ı unutturdunuz. Berkin Elvan'ı unutturdunuz. Soma'yı unutturdunuz. ATATÜRK'Ü UNUTTURDUNUZ. Ohhh mis milletimizi de unutturun asimile edin dağılıp gidelim. Daha benim çocuğum yok. Ben bencil bir insanım siz kendi çocuğunuzun fotoğraflarını ağzı yüzü yarık bir şekilde internette görmek istiyorsanız. Lütfen böyle devam edin çok güzel ilerliyoruz...


                                                                                               21. YÜZYIL POLYANNASI

9 Temmuz 2014 Çarşamba

2.75 TL

Hani bir reklamın sloganı var "Açken sen,sen değilsin ! " diye aynen öyle bir durum yaşadım.İngilizce kursundan çıkmış eve geldim.Açlıktan ölüyorum ama.Hemen bir şeyler sipariş ettim.Yine paket yarım saate geldi.Hesap 12.75 tutmuş.Adam 2.75 TL'niz var mı diye sordu.Ben de hemen şu parayı vereyim de yemeğe koyulayım şeklindeyim.Durun getireyim şeklinde evin kumbarasına doğru koştum.Bu kumbara da genel de aile bozuk paraları atar.Ben de 2 günde bir araklarım.Neyse efendim kumbaradan 3 tane 25 kuruş çıkardım.Daha sonra koşturdum kapının oraya bu sefer de cüzdana baktım.Bir 50 bir de 25 kuruş çıkardım.Adama uzattım.Adam suratıma baktı ve dedi ki "Burada 1.50 tl var hanımefendi." Ben de "Evet doğrudur 2.75 istemediniz mi zaten ? " diye sordum."Ama bu 1.50 " diye diretti adam.Ve ben şöyle oldum :

Adam siz ne anladınız diye sordu.Ben de hani iki yetmiş beş. 2 tane 75 anladım dedim.Adamın surat ifadesi aha da böyleydi:
Evet okurlar ben deniz 2.75i 2 tane 75 anlamış;özene özene bozuk paralardan tek tek 2 tane 75 kr. ayarlamıştım.Daha sonra rezil olduğuma mı,salaklığıma mı üzülsem anlamadım.Sonradan dedim ki adamı bir daha nereden göreceğim.Oburluğuma kanaat getirirsek yine aynı yerden yemek sipariş edecek, yine aynı adamla karşılaşacaktım.İşte bu da böyle bir salak kızın hikayesi.Bir sonra ki sipariş de kese kağıdı takıp falan mı kapıyı açsam bilemedim şimdi.

                                                                                              -Cygnusian

8 Temmuz 2014 Salı

ÖLÜ GELİN / CORPSE BRİDE


  Corpse Bride Tim Burton yönetmenliğinde animasyon türünde bir sinema filmidir.Evet şimdi gelelim zurnanın zırt (*zortta olabilir) dediği yere. Niçin ben bir 21.yıl polyannası bir cysgu.... her neyse yazamadım bir lala
değilde bir ölü gelinim? Çünküüüüü ona benziyormuşum. Tabi kocasız kaldığımdan ya da gelinlikle nikah masasında
kaldığımdan değil. Zaten bu söylediklerimin filmdeki ölü gelinle de bir alakası yok.Sadece benziyormuşum.Sadece o kadar.
Yani fazla bir şey beklemeyin. Tipim benziyor bende sevdim,oldu.
   Bu ara çok sinirli ve atarlıyım malum ''özel günler''. Önüne geçemediğim bir hormonsal düzensizlik tüm bedenimi,beynimi
akabinde sinir hücrelerimi, oradan el kol ayak bacak derken beni ele geçirmiş çevremdeki insanlığa karşı savaş açmış
durumda. Ne yapıcağımı bilmiyorum aman sayılı gün çabuk geçer...
   Neyse asıl konuya gelelim.Güven...
Güven üzerinde yürüdüğümüz ince kıldan bir yol. Göğüs kafesimize saplanmış yüreğimize basınç yapan bir hançer.Doğurup
büyüttüğümüz hayırsız bir evlat...
   Güven inanmak ve bağlanmak.Seni sırtından vursa da bir daha yapmaz demek. Onun veremediği söze siper olup hayır hayır
bu son demek. Sonrası mı ? Sonu yok bu hüsranların be anacığım. Kaldı mı 21 yüzyılda inanmak ? Kaldığı mı artık güvenmek?
   Siz siz olun inanmayın,kanmayın hemen herkese. Babanız dahi olsa! Çünkü maya işidir bazen şeref adamın
mayasında yoksa onun yoğurdundan bir cacık olmaz. Ha adam dediysem yanlış anlaşılmasın cinsiyet ayrımı yaptığımdan değil,
feminist birisi değilim bilirim çünkü bir kadına en büyük zarar başka kadından gelir. Sadece satırlara adamlık daha çok
yakışıyor. Vücutlara da yakışmasını dilerdim...

                                                                                                                      CORPSE BRİDE

SEBASTİAN KOŞ SANA İHTİYACIM VAR


   Sebastian kimdir? Neyin nesidir? Ne iş yapar? Ailesi nasıl biri? Evlenilecek mi yoksa eğlenilecek adam mı? Evi arabası var mı? Boyu kilosu nedir? Şimdi herkes arkasına yaslansın yakın arkadaşım olan Sebastian'ı anlatma zamanım geldi.
      Sebastian 190 boylarında 85 kilo, fit, yakışıklı, spor yapmayı seven, her gün bir kitap bitiren, sinema, tiyatro, opera, bale çok seven biridir. İzmir'de Mavişehir'de iki dairesi Güzelyalı'da 1 apartmanı, Çeşme'de yazlık villası, İstanbul'da boğazda dubleks evi, Ataşehir'de iki dairesi, 67 model chervolet, 2015 Porsche, BMW x6, yatları katları aylık 50 bin tl geliri var. Annesi vefat etmiş. çöpsüz üzüm yani. geçimini 76 milyon kişinin uşaklığını yaparak kazanıyor.
                           Sebastian tam eğlenerek evlenecek biri. Nikahını barda filan yapmayı düşünüyordu en son 1 haftadır konuşmuyorum.
                             Sebastian'la dışarı çıktığında asla sana hesap ödetmez. Golf oynamaya bayılır. Onunlayken asla sıkılmazsınız. Çok güzel yemek yapar. Hele pazar kahvaltıları on numaradır. Çayı çok meşhurdur herkes ondan bir çay koymasını ister. Türkiye'nin en hızlı kargo şirketinin sahibidir. Bir yere bir şey gidecekse hep Sebastian götürür. Sebastian'ın okuttuğu 20 tane öğrenci vardır ilk mezunlarını geçen yıl verdi. 2 doktor 1 hakim çıktı. Antalya'daki otellerinde deneyimli yerine hep deneyimsiz insanları çalıştırır. Deneyim sahibi olsunlar diye. LÖSEV,BİSAV,ÇEKÜL,GYV,GCV,İKSV,SSYV,TEMA Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı,TEMEV,TEV ve daha bir sürü vakıf ve derneğe yardımlar yapar. Sebastian anlatılmaz yaşanır. Çok güzel bir giyim zevki vardır. Bakan bir daha bakar. Umarım hepinizin onunla tanışmaya fırsatı olur.

                      



                                                                                              21.YÜZYIL POLYANNASI

EN GÜZEL AŞKLAR UFUKLARDA GİZLİ

                Birini seversin oda seni sever ama asla beraber olamazsınız. Neden mi? Güvensizlik, inat, kıskançlık, ilgisizlik,....... Bana beni sevdiğini söyleme, bi anda karşıma çık. Özledim geldim de, sabahın köründe yada gecenin bir yarısı ara bana hayallerini anlat. Ortada hiç bir şey yokken sen benim aklıma geliyorsan bende senin aklına geleyim. Bana odunluklar, öküzlükler yap ben zaten seni böyle sevmiştim. Gülüşündeki sıcaklığı hissettim bir kere bana soğuk davranamazsın. Ben senin elinden tuttum şimdi arkanı dönemezsin. Hayatında zorluklar oldu. Yani hayatına ben girmeden önce benden sonrada olacak ama söz verdik her zaman beraberiz diye. Şimdi başkalarına dertlerini anlatamazsın. Hayatında ben yokken başkalarıyla gülemezsin, korkamazsın, ağlayamazsın. Haa hatırladım da sen zaten ağlamazdın. Taş fırın erkeğisin ya. Sakın bir kız için üzülme ağlama.
                   Kimse sen olamaz, kimse senin kadar üzemez beni. Kimse beni aylarca ağlatamaz. Kimse için bu kadar çok endişelenmem. Kimsede kendimi bu kadar kilitlemem. Beni bilen çok iyi bilir şıpsevdinin tekiyim. 2 yıldır aklımda kalbimde tek kişi varsa ben o öküzün tekine aşığımdır. Bütün fikirlerimizin ayrı olması önemli değil. Ama ben senin gözlerinin içinde huzura ulaşıyorsam varsın fikirlerimiz ayrı olsun.
                       Biliyorum biliyorum ayrıldık. Peki neden seni unutmama izin vermiyorsun? Neden her gün arıyorsun? Neden hala benimde içinde olduğum hayaller kuruyorsun? Neden beni "çok tatlı ya" diye kaydediyorsun telefonuna? Sonra neden bunu bana söylüyorsun? Çok değil ya 3.5 ay önce seninle bir daha konuşmak istemiyorum demedin mi? Ne değişti hayatında yeniden aklına geldim. Kız sana vermedi mi :) Sen öyle lanet birisin ki ayrılırken bile "seni seviyorum" dedin beni daha çok üzmek için demi? "Senden nefret ediyorum" deyip ayrılsaydın bu kadar üzülmezdim eminim.
                    Sen söylemekten hep korktun. Bende bir o kadar az söyledim. Şimdi de söyleyeceğim belki de bu son sefer olacak ama olsun. SENİ SEVİYORUM ODUNUM.....

                                                                                        21. YÜZYIL POLYANNASI